Ne demiş atalarımız, altın yerde paslanmaz, taş yağmurdan yaş olmaz.
Milletimizin altına olan sempatisi malumunuz, gelen soruların onda sekizi de altın üzerine oluyor böylelikle. Bir kez daha yineleyeyim; yastık altında biriktirdiği altınlarla kimsenin hayatının değiştiğini görmedim.
Altın sizi enflasyona karşı korur ve para gibi karşı taraf riski yoktur, keyfi olarak devalüe edilemez.
Hem iyi bir yatırım olsa, Buffett Amcam altın yatırımını sever ve düzenli olarak alırdı. Ama o ne yapıyor, kriz zamanlarında hisseleri ucuzdan toplayabilmek için bonolarda demlenen sıcak para tutuyor.
Altının tarihine olan ilk merakım uzun yıllar önce yaşadığım bir olay üzerine gelişmişti: Doğu bölgemizde yapılan kazılarda çıkarılmış, binlerce yıllık tılsımlı bir altın kolyenin fotoğraflarını incelerken, bir yandan da bu konudaki uzman kişinin anlattıklarını dinliyorduk.
Altının metafizik güçleri harekete geçiren manyetik ve iletken özelliğinin bin yıllarca insanoğlu tarafından kullanıldığını o zaman öğrendim. Bir süs eşyası olarak kullanılmasının dışında, Mısır’dan Babillere, İnka’lardan değişik medeniyetlere tüm insanlık altının en saf halini tılsım ve büyü için kullanmıştı.
Altının geçmişte sadece süslenme, hem bir değer saklama aracı hem de bir yatırım aracı olarak kullanıldığını düşünüyordum oysa.
Altının parlak sarı rengi, dayanıklılığı ve işlenebilirliği, insanoğlunun daima ilgisini çekmiştir.
Dünyadaki ilk altın, MÖ. 3000 yıllarında Güney Irak bölgesinde bulunmuştur.
Ayrıca M.Ö. 2000 yıllarında Peru civarında da altın takılar, süs eşyaları ve ziynet eşyaları bulunmuştur.
İlk altın para, MÖ. 550 yıllarında, bugünkü Türkiye sınırları içerisinde, Lidya kralı Karun tarafından bastırılmış ve kısa sürede Akdenizli tüccarlar tarafından kabul gören bir ödeme aracı haline gelmiştir.
Ayrıca bazı ilk altın paralar Mısırlılar tarafından şerit levhalar halinde kesilerek kullanılmıştır.
Altın, tarihte her daim ekonomik, kültürel ve sembolik bir öneme sahip olmuştur.
Tarih boyunca çıkarılmış olan altın dünyada bir döngü içerisinde: Bileğinizdeki altın takının bir kısmının 4000 yıl önce Peru’da çıkarılıp kullanılabilmiş olma ihtimalini düşünmek ayrı bir hissiyat veriyor insana. Ya da belki de Karun’un boynundaki madalyondan yapılmıştır, kim bilir?
Dünya genelinde bugüne kadar ortalama 200 bin ton altın çıkarılmıştır.
Altın üretimi yıllara göre değişmekle birlikte, ortalama yıllık üretim 3.000 ton civarındadır.
Şu anda yeraltında bulunan altın rezervi yaklaşık 50.000 ton olarak tahmin edilmektedir.
Şunu da belirtmekte fayda var: altının teknolojik aletlerde az da olsa kullanılması, her yıl bir miktar altının piyasadan çekilmesine neden oluyor.
Batı Dünyası son zamanlarda bu alanda elini boşaltıyor, kafalarında ne var çok merak ediyorum. Satılan altının büyük çoğunluğu Çin ve Rusya öncülüğünde Doğu Medeniyeti tarafından stoklanıyor. Merkez Bankaları altın almaya devam ediyor.
Olası bir bölgesel savaşa, ya da III. Dünya Savaşı’na hazırlık?
Gelecek neyi gösterecek, bekleyip yaşayacağız. Ama gerçek şu ki, insanoğlunun sarı metale olan ilgisi hiç bitmeyecek.
Diğer Blog içeriklerimiz için Buraya tıklayınız…
Yorum Ekle