İnsan ömrünün sınırlı ve görece kısa olması, yaşam evrelerinin ve iktisadi döngülerin takibini yapmaya çok olanak sağlamaz. Büyük döngülerin bitişi ve yenisinin başlaması uzun süreçlerde iç içe geçmekte ve ancak geriye dönüp baktığımızda bir döngünün aslında bittiğini, yenisinin başladığını tarihsel perspektifte not ederiz. Sanayi devriminin başlaması ve devam eden sürecinde, dünyada oluşan büyük miktarda arz, bunların tüketilmesini amaçlayan “moda” kavramını ortaya çıkarmış ve hayatımıza pazarlama olgusunu getirmiştir. Bugün yaşadığımız zaman diliminde dijital bir döngünün başlamasından ve geleneksel döngülerin sona ermesinden bahsediliyor sıklıkla, ileride gerçekten bu döngünün başladığı ve biten döngülerin tespiti yapılacaktır. Ancak, günümüzde bu bilgiyi bilmek kısa vadeli yatırımlarımızı yönetmemizi pek de kolaylaştırmıyor.
Bizim için uzun ama döngüler açısından çok kısa vadeler içinde olmak bireysel yatırımcının her zaman kafasının karışmasına neden oluyor. Bu çelişkili durumun biraz daha net ve anlaşılır olması için sanırım daha küçük döngüleri takip etmemiz ve yatırım kararlarımızı buna göre almamız fayda sağlayacaktır.
Türkiye’de yaşayan bireysel bir yatırımcı, ülkenin kısa ve orta vadeli döngülerini takip etmeden yatırım kararını vermesi kuramsal bir yaklaşım doğuracağı açıktır.
Örneğin, ekonomi yönetimi bir süre önce stratejik değişikliğe giderek, ülke ekonomisinde oluşan enflasyon tehdidi ile başa çıkabilmek için faiz artışlarına başlamıştır. Bu durum, kısa vadeli bir döngü başlatmıştır.
Bireysel yatırımcı* (BY*) bu döngüden yararlanması için uygulamaları takip ederek pozisyonlarını değiştirmelidir. Nitekim bu süreç başladığından günümüze dövize olan talep azalmış ve faiz kazandıran enstrümanların payı artmıştır. BY için önemli olan bu değişikliği ne zaman ve ne kadar pay ile yaptığıdır. Döngünün başlangıcından itibaren ve portföyünün yüksek bir payı ile yaptıysa en fazla kazancı sağlayacaktır. Bu kazanç devam ederken benzer sürede başka bir enstrümanın getirisi de (enflasyon dahil) alternatif maliyetini oluşturacaktır. Dikkat ederseniz burada faiz değerinin/ döviz değerinin başka bir deyişle fiyatın pek bir önemi yoktur. Mevcut döngünün içinde alternatif maliyetin ve reel kazancın önemi vardır. Yurt dışında yaşayan bir kişinin Türkiye ekonomisine para getirme şartı TL’nin reel getirisinin elindeki dövizden daha fazla olmasına bağlıdır. Yurt içinde de BY güncel durumda elinde döviz tutmak yerine TL faizinden daha fazla getiri sağladığı sürece yatırımını burada değerlendirecektir.
Bu durum ne kadar süre ile devam eder ?
Sürecin içerisinde pozisyon almış bir yatırımcı için zor bir sorudur. Doğal olarak bu sorunun net bir cevabı yoktur. Bunun cevabını aramak yerine başlamış olan döngüyü başlatan kriterlerin değişip değişmediğini takip etmek gerekir. Bu kriterler devam ettiği sürece döngü de devam edecektir.
Yukarıdaki örnek döngüden devam edelim, bu döngünün başlaması;
– Enflasyonun hızlı bir şekilde artması
– TL değerinin azalması / döviz değerinin artması
– Emtia fiyatlarının çok yükselmesi
– Alım gücünün düşmesi vb. nedenlerden dolayıdır
Bu sonuçlar BY’nin alım değerini korumak amacıyla döviz pozisyonlarını artırmasına neden olmuştur. (Konumuz BY’nin optimum yatırım kararı olduğundan toplumsal sonuçlara değinmiyoruz)
Ekonomi yönetimi bu durumu değiştirmek adına anılan döngüyü başlatmıştır. Sorumuza dönersek, ekonomi yönetiminin sıkılaşma olarak özetlediğimiz bu politikalarında bir değişikliğe gidene kadar süreç devam edecektir. Bu değişiklik, döngüye başlanmasına neden olan sonuçların istenen düzeye gelmesiyle başlayacağı açıktır.
Son TCMB politika faiz toplantısında faiz oranı sabit bırakılmıştır ancak aynı toplantıda mevduat zorunlu karşılıklar artırılmıştır. Başka bir deyişle döngüyü değiştirecek bir aksiyon alınmayıp sıkılaşma politikasına devam edilmektedir. Bu karar bize piyasadaki TL likidite seviyesinin azaltılacağını ve reel faizin devam edeceğini göstermektedir. Bu durum, KKM mevduatların çözülmesi, yurt dışı kaynaklı para akışının devam etmesi anlamına da gelmektedir. Yaz dönemi boyunca reel faiz, turizm gelirleri, düşük enerji giderleri döngüyü destekler durumdadır.
Sözün özü, BY için pozisyonlar devam edecektir.
Optimum verimlilik, elindeki kaynaklar ile en fazla kazancı sağlayabilmektir.
Diğer Blog içeriklerimiz için Buraya tıklayınız…
Yorum Ekle